Olur ya ,aklının yüreğinin ve bedeninin aynı yerde olmadığı anlar vardır bazen. Bir savrulmuş hissedersin kendini. Birden bir ruzgar eser de sanki sorar sana " hey sen ! Yüreğin nerede?" Öyle boş soru değildir bu uzaklardan esen ama bir o kadar da yakın. Hayat bul istiyor artık kendini. Savrulma deli gibi du dünyanın uçsuz bucaksız ücra köşelerinde. Hemen hemen hepimizin içinde sorduğu sorudur " ben kimim?" Bulan oldu mu ? Bulan var mı? Varsa ne âlâ , gözlerinden öperim hasretle.
Kendine gel. Beden dediğin bir kafes. Ruhunun içine dar geldiği. Yıllar yıllar evvel söylemiş Hatrı sayılır bir zat-ı muhterem. "Bir ruh bütün bir odayı kaplayacak büyüklüktedir de bir bedene sığmaya çalışır."
Bu yüzdendir ki "ten kafesi" derler bedene.
Şimdi düşün,idrak et,sorgula! Ruhun nerede? Zihin beden ruh dediğin üçlüyü birbirinden ayıraamazsın . aynı bir flüt ün parcalari gibidirler.
Zihin beden ve ruhunu flütün başı gövdesi ve kuyruğu gibi düşün. Bir tanesi eksik olursa flüt çalabilir misin? HAYIR!! İşte bunlardan biri aynı anın içinde değil ise , yani flütün parçaları tam değil ise hayatının şarkısını çalamazsın. Dengeye gelmek zorundasın.. hepsini dengede tutmak zorundasın..ancak hepsi aynı anda aynı yerde olursa gerçekten "sen" olduğun bir hayat yaşayabilirsin. Diğer türlü senin flütün başkalarının şarkısını çalar, sen de dinlersin...
Ernur BAYRAV