Ne zaman bir şeyler olsun diye çok istesek , o şey her ne ise daha da uzaklaştırıyoruz kendimizden. Çemberin içinde sadece hedefe kilitlendiğimizde, başka hiçbir şey göremez hale geliyoruz. Doğal olarak istediğimiz her ne ise ona dışarıdan bakamıyor, farklı olasılıkları göremez hale geliyoruz. Bir şeyi çok istemek onu kendinden uzaklaştırmak ile aynı şeydir. Bazen akışına bırakmak gereklidir. Evrenin her daim bizim için yaptığı güzel planlar var.
Akışına bıraktığımızda zaten kendiliğinden olacak şeyleri bazen biz müdahale ettikçe zorlaştırıyor yahut olma süresini uzatmış oluyoruz. Tabiî ki oturup hiçbir şey yapmadan ‘’hadi bugün bütün güzellikler bana gelsin bekliyorum’’ demekten bahsetmiyorum. Elinden geleni yaptıktan sonra mutlak teslimiyetle akışta kalmayı öneriyorum.
Eğer elimizden geleni yaptıysak beklemeye geçmeyi ( istediğimiz şeyin en iyi versiyonunun gerçekleşeceğine inanarak) bilmeliyiz. Unutmayalım ki, o istediğimiz şeye ulaşamama korkusuyla yada kaybetme endişesiyle yarattığımız kaos ortamı ve panik durumu bize hedeften uzaklaşmayı garanti ediyor. Oysa ki kararında bir mücadeleyi gerçekleştirip sonrasını akışa bırakabilsek , bizim olan bize gelecek.
Akışa bıraktığımızda belki de o çok istediğimiz şeyin aslında bize iyi gelmeyeceğini göreceğiz. Yada o yol da yaptığımız hataları fark edeceğiz. Ne zaman zihnimizin panik haliyle ürettiği düşünceleri susturmayı becerirsek, evrenin bizim için olan güzel planlarını kolaylıkla gerçekleştirmesine yardımcı olmuş olacağız. Şimdi o çok istediğin illede olacak diyerek sıkıştırdığın her ne varsa gözlerini kapat,derin bir nefes al ve kalpten inanarak emin bir halde akışına bırak. Sen elinden geleni yaptın. (gerçekten yaptığına inanıyorsan)…Bundan sonra yapacakların durumu zorlaştırmak olacak. Unutma , ‘’senin olan sana gelir. ‘’
Ernur BAYRAV